Sinsi bir hastalık olarak bilinen glokom, erken teşhis edilmediğinde görmeyi tehdit ediyor. Bazı türleri migrenle karıştırılabilen glokom için sık sık baş ve göz ağrısı yaşayanların rutin göz muayenelerini aksatmamaları gerekiyor.

Glokom halk arasında “göz tansiyonu” olarak da bilinir. Günümüzde glokom denilince; görme siniri üzerinde tahribat yaparak ilk dönemlerde hastanın çevre görmesini bozan, son dönemlerinde ise körlüğe yol açabilen bir görme siniri hastalığı anlaşılır.  Glokomun 40 yaşının üzerinde görülme olasılığı yüzde 2’dir. Dünyada 70 milyon insanda glokom vardır ve maalesef 6,5 milyon insan görmesini kaybetmiştir. Bu sayı toplam körlüklerin yüzde 13.5’ini oluşturur.

 

Göz içi basıncı kişiye özeldir

“Normal göz içi basıncı” kişiye özel bir değerdir. Yani “normal göz içi basıncı” optik sinir üzerinde harabiyete ve görme alanlarında kayba yol açmayacak bir basınç seviyesi demektir. Bu seviye bireyler arasında farklılık gösterebilir. Ancak 10-21 mm hg arasındaki olan değerler genellikle normal olarak kabul edilir. Göz tansiyonun yükselmiş olması göz içinde üretilen göz sıvısının miktarı göz dışına sıvı çıkış miktarına göre daha fazla olup gözün içinde birikmesi halidir. Glokom ise bir görme siniri hastalığıdır. Göz tansiyonun yüksek olması glokom olma olasılığını yükseltir ama nedeni değildir.

Migrenle Karıştırılan Glokom Göz Sağlığını Tehdit Ediyor

Yakın akrabalarda glokom varsa dikkat!

Göze ait risk faktörlerin arasında ince kornea kalınlığı, yüksek miyopi ve hipermetropi yer almaktadır. Sistemik risk faktörlerin arasında ileri yaş, genetik faktörler: özellikle anne, baba, kardeş gibi birinci dereceden yakın akrabaların glokomlu olması bu riski arttırır. Irk faktörü. Cinsiyet, diyabet, sistemik hipertansiyon, aterosklerotik ve iskemik vasküler hastalıklar, otoimmün hastalıklar, tiroid bezi hastalıkları glokom oluşumunda rol oynayan diğer risk faktörlerin arasında yer almaktadır. Aynı zamanda kontrolsüz ve uzun süre kullanılan kortizon ilaçları göz tansiyonunda artışa neden olabilir.

 

Bazı türlerinde belirtiler migren işaretleri ile benzeşiyor

Özellikle primer açık açılı glokom tipinde erken dönemde hastanın her hangi bir şikayeti olmamaktadır. Fakat dikkatli bir muayene ve ileri tetkik yapıldığında görme sinirin zedelenmesi erkenden tespit edilebilir. İleri dönemde ise görmede bulanıklık, görme alanında daralma, yakın görmede zorlanma, karanlık adaptasyonu bozuklukları gibi yakınmalar olabilir. Akut kapalı açılı glokom tipinde ise ani basınç artışı ile şiddetli göz ve baş ağrısı, göz çevresinde ışıklı halkalar görme, göz kapağında şişlik, görmede azalma, bazen mide bulantısı ve kusma eşlik edebilir. Bu tablonun sıklıkla migren ile karışabileceği akılda tutulmalıdır. Sık sık baş ve göz ağrısı şikayeti olan hastalarda göz muayenesi ihmal edilmemelidir.

 

Lazerle glokom tedavisi

Lazer  yöntemi glokomda göz içi basıncını düşürmek adına tedavi amaçlı olarak ya da koruma amacıyla uygulanır. Tedavi amaçlı yapılan lazerlerde açık açılı glokom için uygulanan selektif lazer trabeküloplasti yer almaktadır. Amaç göz sıvısının dışa akımını arttırmaktır. Akut açı kapanması glokom krizine girmiş hastalarda ise kriz kontrol altına alındıktan sonra periferik lazer iridotomi uygulamaktayız. Bu tedavi kriz geçirmeye müsait gözlerde de koruyucu amaçla yapılır. Bir lazer yöntemi daha transskleral diyot lazer siklofotokoagülasyon yöntemidir. Göz içi sıvı üretimini azaltmak amacıyla uygulanır. Son yıllarda sub-cyclo modunda eşik altı enerji kullanarak ve micropulse   probları kullanarak diyot lazer uygulamaktayız. Daha güvenilir , tekrarlanabilir ve etkinliği oldukça yüksek olan bir lazer yöntemidir.

 

Altın standart trabekülektomi

Glokomun cerrahi tedavisi, göz içi basıncını gün içinde aşırı oynamalardan uzak tutacak şekilde; göz içi sıvısının dışa çıkışına imkan veren yeni bir kanal açılmasına yöneliktir.  Glokom için günümüzde hala en sık ve altın standart olarak uygulanan tedavi yöntemi “trabekülektomi”dir. Bu yöntemde göz içi sıvısını göz küresinin dışına taşıyacak özel imal edilmiş tüpler (seton implantlar) göz içine yerleştirilebilir. Son yıllarda minimal invaziv ya da mikroinvaz glokom cerrahisi ( MİGC ) olarak nitelendirilen cerrahilere ilgi artmıştır. Bu cerrahilerin en popüler tarafı bir sonraki aşamada gerekebilecek glokom cerrahisi şansını etkilememesidir.

PAYLAŞ

BİR CEVAP BIRAK