Öğretmenlik Meslek Kanunu. Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Eğitim-Bir-Sen Genel Merkez yetkilileri ile Meclis’e sunulan Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifiyle ilgili hazırladıkları ‘görüş ve öneriler’ raporunu iletti.

Görüşmelerde, teklife ilişkin eksik görülen tarafları ve kanunda yer almasını istedikleri konulara değinen Ali Yalçın, “Teklif, öğretmenlik mesleğini sadece belli boyutlarıyla ele almakta, öğretmenlerin beklentilerini topyekûn karşılamaktan uzak kalmakta; bir milyonu aşkın öğretmenin hak, yetki, görev ve sorumlulukları noktasında bir meslek kanununda olması gerekenleri içermemektedir. Bu hâliyle ‘Meslek Kanunu’ adı altında yasalaşması amaca hizmet etmeyeceği gibi, beklentinin tepkiye dönüşmesine neden olacaktır. Teklifin, bir meslek kanunu olmaktan ziyade 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun (adaylık süreci ile kariyer basamaklarını ve öğretmenliği tanımlayan) 43 ve 45. maddelerinin özüne dokunulmaksızın yeniden yazılmasından ibaret olduğunu ifade eden Yalçın, “Ek olarak, öğretmenlerin ek gösterge rakamlarındaki ve uzman öğretmenlik/başöğretmenlik için öngörülen tazminat oranlarındaki artışı içermektedir. Somut olarak dört maddeden ibaret olan ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifi’ mevcut hâliyle ciddi eksiklikler içermekte, öğretmenlik mesleğini her yönüyle ele alan yeni düzenleme içeriğine ihtiyaç duymaktadır” dedi.

Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifindeki Eksikler Nedir?

TEKLİF METNİNDE OLMASI İSTENEN DÜZENLEMELER

  • Anayasal hakları ihlal ettiği kadar öğretmenler arasında tepki çeken ve kamuoyu nezdinde yıpratıcı niteliği bulunan sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının kaldırılmasına ve kadrolu öğretmenliğin esas alınmasına dair bir hüküm teklifte yer almalıdır.
  • Öğretmen adayının mesleki bilgi ve mesleki yeterlik düzeyini ölçmeyi öncelemeyen, adayın öğretmenlik mesleğine uygunluğunu ve yetkinliğini değerlendiremeyen, öğretmen yeterliliklerinin ve eğitim-öğretimin niteliğinin artırılmasına herhangi bir katkısı bulunmayan mülakat usulü kaldırılmalıdır.
  • Okul yönetiminin eğitim-öğretim hizmeti ve öğretmenlik mesleğiyle olan zorunlu ve gerekli bağlantısına rağmen, eğitim kurumu yöneticiliğinin yasal bir statüye kavuşturulma imkânı göz ardı edilmiş, teklifte eğitim kurumu yöneticiliği ve yöneticilerine ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. Halen eğitim kurumu yöneticiliğinde öngörülen 4 yıllık görevlendirme süresi, kurumsal bilgi birikimi ve tecrübenin kuruma aktarılarak eğitimde kalitenin artırılması ekseninde değişim ve dönüşüm sağlanması için yeterli değildir. Bu sürenin 6 yıla çıkarılması ve görevde başarısızlığı bulunmadığı sürece yöneticinin aynı eğitim kurumunda aynı süreyle yeniden görevlendirilmesinin hukukî güvence altına alınması gereklidir.
  • Yine teklif metninin genelinden “öğretmen” kavramının sadece “fiilen öğretmenlik” yapanlar gözetilerek kaleme alındığı görülmektedir. Eğitim kurumu yöneticiliğine ilişkin bir düzenleme, teklifin görüşülmesi sürecinde metne eklenecek ise öğretmen kadrolarında bulunmakta iken şef, şube müdürü, ilçe/il millî eğitim müdürü/yardımcısı kadrolarına atananların da “yönetici” tanımı kapsamında ele alınması gereklidir.
  • Öğretmen istihdamında zorluk çekilen veya görev sürelerinin ülke ortalamasının altında kaldığı kalkınmada öncelikli/az gelişmiş bölgelerde görev yapan öğretmenlere ilave tazminat ödemesi yapılması konusu teklifte yer almalıdır.
  • Öğretmenlik mesleğini ilgilendiren disiplin hükümlerinin, 657 sayılı Kanun’da yer alan genel disiplin hükümlerinden farklı olarak meslek özelinde ele alınmadığı görülmektedir. Örneğin, 2547 sayılı Kanun’un 53. maddesinde akademik personel yönünden düzenlenen disiplin hükümlerine benzer, münhasıran mesleğe özgü disiplin hükümlerine yer verilmelidir.
  • Bütün meslek mensuplarını kapsayan, eşit, adil, ölçülebilir ve uygunluk denetimine elverişli, münhasıran Bakanlık merkez ve taşra teşkilatının yetkilendirildiği bir ödül ve başarı/üstün başarı belgesi verilmemesi eksikliktir.
  • Eğitimi tehdit ve tahdit edecek boyuta varan okullarımızda meydana gelen şiddet olaylarını önleyecek, eğitim çalışanlarını şiddetten koruyacak hukuki ve idari düzenlemeler bu kanun                                                                               kapsamında ele alınmalıdır.
  • Ücretli öğretmenlik, arızi durumlar nedeniyle zorunlu bir istihdam yolu olarak kullanılmasına rağmen, ‘ücretli öğretmenlerin, dengi kadrolu öğretmenlerin ücret seviyesinde bir aylık ücret almaları ve fiili çalışmaları ne olursa olsun sosyal güvenlik primlerinin aylık 30 gün üzerinden ödenmesi’ şeklinde, sosyal devlet ilkesi ekseninde bir düzenleme teklifte ne yazık ki yoktur.
  • Öğretmenlik, sadece kamu kurumlarında icra edilen bir meslek olmamasına, ülkemizde büyük ölçekli bir özel öğretim kurumları ağı faaliyet göstermesine rağmen, teklif, yalnızca Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarındaki öğretmenler gözetilerek kaleme alınmıştır. Teklif, özel öğretim kurumlarında çalışan veya diğer kamu kurumlarında görev yapan öğretmenlere yönelik bir düzenleme içermelidir. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)
PAYLAŞ

BİR CEVAP BIRAK